Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Archive for Haziran 2009

Akşam yemeğini yemiş kızlarımla hasbihal ediyordum. Küçük kızımın elinde yara bandını görünce nasıl elini kanattığını sordum. Bana bugün dizayn ve teknoloji dersinde elini kestiğini söyledi ve her zamanki yarı İngilizce yarı Türkçe cümleleriyle yaptıklarını anlatmaya başladı. Kullandığı aletlerin Türkçe’sinin törpü ve zımpara olduğunu söyledim. Zımparadan bahsedince aklıma ‘zampara’ kelimesi geldi ve yeri gelmişken kızlara bu kelimeyi de öğreteyim dedim. Ama önce tabi ki sordum: “Kızlar zımparayı öğrendiniz peki zampara nedir biliyor musunuz?”. 16 yaşındaki büyük kızım biraz düşündü ve sonra “anne sen o kelimeyi garip söylüyorsun  zampara değil ‘zam para’ yani ‘pay rise’ değil mi?” diye cevap vermesiyle dayanamayıp bir kahkaha atıverdim! İşin komikliği bir yana Türkiye’ye kesin dönüş zamanımız çoktan gelmiş geçiyor, daha fazla gecikmeden dönüş yapıp kızların Türkçe’sini düzene sokmamız lazım. Yaz tatilleri yetmiyor!

Bizim  ‘zam para’  misali hikayeler aslında daha çok ama bir kaç tanesini daha anlatayım. Bir gün evi temizlerken yine büyük kızım (o zamanlar 11 yaşlarındaydı) bir soru sordu “anne pazar günü bedava mıyız?”. Şaşırdım tabi ki ve anlamadığımı ne demek istediğini sordum  bana cevabı “anne yani pazar günü free’miyiz?” oldu.. Meğer bizim kız ‘free’ kelimesinin karşılığını bedava olarak biliyormuş, hani alışveriş yaparken ” buy 1 get 1 free’ kampanyalar oluyor ya o tür konuşmalarımızdan free kelimesinin bedava demek olduğunu öğrenmiş. Ve kendince “are we free on sunday” diye düşündüğü cümleyi kafasında Türkçe’ye çevirirken “anne pazar günü bedava mıyız” cümlesi çıkıvermiş.

Kızlarla süpermarket alışverişlerimiz de ilginç oluyor. İngiltere’de vejeteryanlık çok yaygın olduğundan her gıda paketinin üstünde vejeteryanlara uygun olup olmadığı yazıyor, bu da bizim alışveriş yapmamızı oldukça kolaylaştırıyor.  Aldığımız her ürünün üzerinde vejeteryan işareti var mı diye bakmak alışkanlık oldu bizde. Buraya ilk geldiğimiz yıllarda daha ufak kız 4-5 yaşlarındaydı. Bir defasında meyve sebze reyonunda elma alıyoruz, küçük kızım bize soruyor “anne bu elmalar vejeteryan mı?”… Bir de tabi ‘bitli portakal suyu’ meselesi var. Bazı portakal suları filtrelenmemiş içinde hani olur ya portakalın küçük küçük tanecikleri onlardan var ve onlara İngilizce’de ‘bit’ deniyor yani çok küçük parça manasında.. Bizim kızlar da işte bu “bit”li portakal sularını severler ve portakal suyu reyonundan geçtiğimizde “anne bitli portakal suyu olsun” diye isteklerini söylerler. Türkiye’ye tatile gelirken de uyarılırlar tabi “sakın ha markette bitli portakal suyu falan demeye kalkmayın” diye..

Bizim kızlardan inciler bugünlük bu kadar…

Yıldız Bozkurt

Read Full Post »